10 Aralık 2014 01:02

‘Barajın’ faturası bu sefer AKP’ye çıkmalıdır!

‘Barajın’ faturası bu sefer AKP’ye çıkmalıdır!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Seçim sathı mailinde ilerlendikçe yüzde 10 barajının “siyasi istikrar” için nasıl büyük bir tehdit oluşturduğu daha iyi görülmeye başlandı!

Siyasetteki gelişmeleri izleyenler, “Yüzde 10 barajı otuz yıldır tartışılıyor” diyecektir.

Evet, baraj otuz yıldır tartışılıyor ama bu sefer tartışmanın içeriği tamamen farklı. Bugüne kadar, “istikrarlı hükümetler ve Mecliste güçlü bir iktidar partisi”nin olmasının dayanağı olarak savunulan yüzde 10 barajı, “siyasi istikrara tehdit”, “siyasette kaosa yol açabilecek bir unsur” olarak tartışılıyor.

Burada elbette AKP’nin özgürlükleri sınırlama, toplumu dini esaslara göre yeniden yapılandırma ve adım adım tek adam diktatörlüğüne doğru götürme girişimlerinin de bu tartışmada etkisi var. Ancak yüzde 10 barajının bir kaosa yol açacağı tartışması, asıl olarak seçime HDP ile girmesi kuvvetli olan Kürt siyasi güçlerini Meclis dışında bırakma ihtimali üstünden yapılıyor. Ki, bu durum baraj sorununu “çözüm süreci” ile de bağlamış bulunmaktadır.

Aslına bakılırsa, yüzde 10 barajı tartışması böylece Kürtlerin parlamentoda temsili ve Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunuyla birlikte tartışılmaya başlanarak normal mecrasına girmiş, daha gerçekçi biçimde tartışılmaya başlanmıştır.

12 Eylülcüler,  yüzde 10 barajını Anayasaya koyarken, “siyasi istikrar”, filan arkasında, Kürtlerin parlamentoya bağımsız bir grup olarak girmesini önlemeyi esas almıştır. Sonraki yıllarda da bunun tartışılmaz biçimde böyle olduğunu herkes kabul etmiştir. Nitekim bu yüzden bütün partilerin “anti demokratik”, “dünyada böyle bir baraj yok” dediği, medyada “değiştirilmeli”, “Biz iktidar olursak değiştireceğiz” diye atıp tuttuğu yüzde 10 barajı bir türlü değiştirilememiştir. Çünkü cuntanın amacı bütün sermaye partileri için bir amaçtı!

Özellikle 2011 seçiminde bütün baskı ve entrikalara karşın Mecliste 35 kişilik bir grup oluşturmayı başaran Kürt siyasi güçleri elbette bu ambargoyu aşmıştır. Ama şu da bir gerçek ki, baraj olmasa belki 100’e yaklaşacak bu grup yüzde 10 barajı tarafından çok ciddi biçimde sınırlanmıştır.

Kısacası;

1-) Yüzde 10 barajı, Kürtlerin parlamentoya girmesini önlemek için konmuştur. Bugün de bu amaç çok çarpıcı biçimde ortaya çıkmıştır.

2-) Yüzde 10 barajıyla artık, barajın siyasi bir kaosun, bir siyasi krizin aletine dönüşme aşamasına gelinmiştir. Çünkü Kürtlerin seçim barajı yoluyla parlamento dışında bırakılması tartışılmaz biçimde büyük bir siyasi krize yol açacağı gibi, Kürtlerin bağımsız adaylarla seçime girerek krizi önlemesi için Kürtlerden “bir kez daha fedakarlık yapmasını” istemek ne ahlakidir ne de siyasi gerçeklerle bağdaşabilir. Ki, HDP ve Kürt siyasi güçlerini buna razı etmek de kolay olmayacaktır. Nitekim önceki gün yaptığı açıklamada HDP’nin seçim barajının kaldırılması için her girişime destek vermeye hazır olduğu açıklanmıştır.

3-) AKP’nin iktidarda kalmasının nedeni seçim barajıdır. Çünkü seçim barajının yüzde 10 düzeyinde olması AKP’ye sadece psikolojik üstünlük sağlamamakta aynı zamanda HDP başta olmak üzere diğer partilerden 50-100 dolayında vekili AKP’ye aktarmaktadır. Bunu Başbakan Yardımcısı Arınç da itiraf etti! Ve barajı tartışmaya açan Anayasa Mahkemesi’nin girişimini “AKP Hükümetini devirme girişimi” olarak göstererek, seçim barajını kaldırmanın Hükümete karşı “darbe girişimi” olduğunu söyleyen AKP propagandasına destek verdi. Yani Arınç’a göre de eğer yüzde 10 barajı olmazsa, AKP iktidarda kalamaz!

4-) Yüzde 10 barajı konusunda CHP ve HDP’nin görüşlerinin yakınlaşması AKP saflarında paniğe yol açmakta, “CHP-HDP ittifak yapacak” propagandasıyla AKP, CHP ve HDP tabanında yarılma yaratma amaçlanmaktadır. Ama şu da bir gerçek ki, CHP ve HDP’nin ortak bir tutum alması, bir ittifak biçimi bulması, baraja sarılarak iktidarını sürdüren AKP için gerçek ve büyük bir tehdittir. CHP de bunu herhalde görmektedir. Ama CHP buradan kendisine düşen rolü oynayabilecek midir; bu tartışmalıdır!  
Öyle görünmektedir ki; AKP Hükümeti Kürt siyasi güçlerini “Çözüm süreci ben olmazsam tehlikeye girer!” şantajıyla baskılayarak 2015 seçimini de barajla kurtarmayı hesaplamaktadır. Ama siyasi ortam, buna izin verecek gibi görünmediği gibi, Kürt siyasi güçleri de “siyasi istikrarın” şantajla değil ama özgülüklerin genişletilmesiyle sağlanmasını tercih edecektir.

Barajın yol açacağı krizin faturası bu sefer, bugüne kadar barajın rantını yiyen AKP’ye çıkarılmalıdır. Ki, bölgenin, ülkenin ve siyasetin gerçekleri de bunu gerektirmektir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa